Yeni yayımlanan rapor, doğum kayıtlarında ilerlemeye işaret ederken özellikle Sahra Altı Afrika’da olmak üzere milyonlarca çocuğun resmi bir kimliği olmadan hayatına devam etmesine neden olan boşluklara da dikkat çekiyor.
NEW YORK, 11 Aralık 2024 — UNICEF’in bugün yayımladığı rapora göre, son beş sene içinde beş yaşın altında 500 milyondan fazla çocuğun, diğer bir deyişle neredeyse her 10 çocuktan 8’inin nüfus kaydı yapılmış durumda. Bu sayı, dünya genelinde çocukların nüfusa kaydettirilmesi alanında ciddi bir ilerleme olduğunu gösteriyor.
UNICEF’in 78. yıl dönümünde yayımlanan Hayata Doğru Başlamak: Doğum Kaydında Küresel Rakamlar ve Trendler- 2024 güncellemesi (The Right Start in Life: Global levels and trends in birth registration, 2024 update) başlıklı rapor 2019’dan bu yana nüfusa kaydettirilen çocukların sayısına ilişkin en yeni güncellemeleri içeriyor. 2019’da doğum kaydı oranı yüzde 75’ti. Mevcut durumda bu sayı yüzde 77’ye çıkmış olsa da dünya genelinde beş yaş altı 150 milyon çocuk (yaklaşık olarak 10 çocuktan 2’si) halen ülkelerinin nüfus sistemlerine kayıtlı değil ve resmi makamlar nezdinde görünmez durumda.
Rapor, 50 milyonun üzerinde çocuğun nüfusa kaydettirildiği halde doğum belgesinin olmadığını gösteriyor. Doğum belgesi son derece kritik bir belge ve doğum kaydının kanıtı olarak kullanılıyor. Ayrıca kişiye ulusal kimliğinin verilmesi açısından da büyük önem taşıyor. Doğum belgesi, devletsizliğin önüne geçtiği gibi çocukların haklarını doğuştan itibaren kullanabilmelerini sağlıyor.
UNICEF Genel Direktörü Catherine Russell; “Doğum kaydı sayesinde çocuklar doğar doğmaz hukuken tanınır statüde oluyor ve kendilerine yönelik oluşabilecek zarar ve istismardan korunmaları için gereken zemin oluşturuluyor. Ayrıca doğum kaydı ile aşı, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlere erişimin de önü açılıyor. UNICEF olarak bugün çocuk hakları savunuculuğunda 78. yılımızı geride bırakırken milyonlarca çocuğun resmi kimliklerini elde etmesinde yaşanan ilerlemeyi de kutluyoruz. Bununla birlikte, dünyanın her yerinde her bir çocuğun doğumda nüfusa kaydettirilmesi için daha fazla çaba sarf edilmesine yönelik çağrımızı da yineliyoruz” dedi.
Bu alanda dünya çapında kaydedilen ilerlemenin arkasında çoğunlukla çocukların nüfusa zamanında kaydettirilmesini önceliklendiren, sağlık alanında, sosyal koruma hizmetlerinde ve eğitim sisteminde erişimi arttıran, ilgili hizmetlerin daha geniş alanlara yayılmasına özen gösteren, bürokratik süreçleri dijitalleştiren ve harç ücretlerini ortadan kaldıran ülkeler var.
Doğum kaydı oranları Latin Amerika ve Karayiplerde yüzde 95’e, Doğu ve Güney Doğu Asya’da yüzde 94’e, Orta ve Güney Asya’da yüzde 78’e ulaştı, ancak Sahra Altı Afrika ülkeleri yüzde 51 doğum kaydı oranı ile bu alanda gözle görülür şekilde geride kalıyor. Dünyada nüfusa kaydı yapılmamış çocukların yarısı bu bölgede (90 milyon) bulunuyor.
Sahra Altı Afrika’da ilerleme ve rakamlar bölgeden bölgeye büyük değişiklik gösteriyor. Örneğin, Güney Afrika, kıta genelinde doğum kaydı oranında yüzde 88 ile başı çekerken son 15 yıl içinde en büyük ilerlemeyi Batı Afrika yüzde 63’e ulaşarak kaydetti. Doğu Afrika ve Orta Afrika ise yüzde 41 ile geriden geliyor. Bununla birlikte, rakamlar şimdiki gibi devam ederse hızla artan çocuk nüfusu ve doğum kaydında görülen yavaş ilerleme ile Sahra Altı Afrika, 2030 sonrasında 100 milyondan fazla kayıtsız çocuğa ev sahipliği yapabilir. Bölgenin önümüzdeki yıllarda dünya çocuk nüfusunun büyük bir kısmını barındırması bekleniyor.
Dünya genelinde pek çok aile doğum kaydında engellerle karşılaşmaya devam ediyor. Bu engellerin temelinde; siyasi iradenin zayıflığı, nüfus memurluklarına ulaşımın zor olması veya kayıt işleminin birden fazla ziyaret sonucunda gerçekleştirilmesi, kayıt süreci hakkında bilgi sahibi olunmaması, kayıt harç ücretlerinin yüksek ve dolaylı masrafların çok olması ve bazı yerlerde cinsiyet, etnik köken ve din nedeniyle ayrımcılık yapılması gibi faktörler yatıyor.
Bazı ülkelerde bu zorluklara rağmen önemli kazanımlar elde edildi. Sahra Altı Afrika’da yer alan ülkelerden Botsvana’da evrensel doğum kaydı sistemine geçilirken Fil Dişi Sahillerinde doğum kaydı oranı yüzde 90’ın üstüne çıktı. Ruanda, Sierra Leone, Tanzanya ve başka ülkelerde son on yıl içinde istikrarlı bir ilerleme kaydedildi. Bu başarı hikayeleri diğer ülkelere örnek olması bakımından çok değerli.
UNICEF, her bir çocuğun hukuken tanınması ve korunması için beş kilit eylem konusunda çağrıda bulunuyor:
- Her çocuğun doğar doğmaz nüfusa kaydettirilmesi- resmi kimliğe yaşamın tüm aşamalarında sahip olunması gerektiği için..
- Kayıt süreçlerinin standartlaştırılması- nüfus kayıt hizmetlerinin iyileştirilmesi ve dijital dönüşümün desteklenmesi için.
- Sağlık, sosyal koruma hizmetleri ve eğitim programlarının yaygınlaştırılması- doğum kaydını arttırmak için.
- Kilit yasal reformların uygulanması- nüfus kayıt ve istatistik sistemlerinin kapsayıcı ve eşitlikçi olması için.
- Toplulukların güçlendirilmesi- nüfus kayıt hizmetlerinin bir hak olarak talep edilmesi için.
Russell: “Kaydedilen ilerlemeye rağmen halen çok fazla sayıda çocuk kayıtlarda görünmüyor; diğer bir ifadeyle hükümet ve kanun nezdinde görünmez durumdalar. Her çocuğun nüfusa kaydedilme ve doğumda bir doğum belgesi alma hakkı olmalı. Bu, çocukların kanunen tanınması, korunması ve desteklenmesi için gerekli.”
Bağışınla, hiçbir çocuğun “görünmez” kalmaması için harekete geç.
Her çocuğun eşit haklarla büyümesine destek olmak için hemen tıkla.
###
Editörlere notlar:
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 7. Maddesi her bir çocuğun doğar doğmaz nüfusa kaydının yaptırılmasını ve kimliğini almasını bir hak olarak vurgular. Bu konuda daha fazla bilgi için tıklayınız.
Tahminler 2014-2023 yılları arası toplanan kıyaslanabilir verilere dayanılarak hazırlanmıştır. Söz konusu veriler, beş yaş altı çocuk nüfusunun yüzde 98’ine sahip olan 173 ülkeden alınmıştır. Bu ülkelerin yaklaşık yüzde 80’i hakkında erişilebilen son veriler son beş seneye aittir. Veri kaynakları arasında Çok Göstergeli Küme Araştırmaları, Nüfus ve Sağlık Araştırmaları, nüfus kayıt sistemlerinden çekilen hayati istatistikler, nüfus sayımları ve kıyaslamalı metot kullanan diğer ulusal araştırmalar yer almaktadır.