Çocukların katı gıdalara geçmeye başladığı kritik dönemde, her 3 çocuktan sadece 1'i gelişimi için yeterince besin çeşitlerinden alabiliyor
NEW YORK, 23 Eylül 2021 – UNICEF tarafından bugün yayımlanan rapora göre, 2 yaşından küçük çocuklar gelişmek için ihtiyaç duydukları gıdaları veya besinleri alamıyor ve bu da gelişimleriyle ilgili geri dönüşü olmayan zararlara yol açıyor.
Bu hafta BM Gıda Sistemleri Zirvesi öncesinde “Fed to Fail? The crisis of children’s diets in early life” [Çocukların beslenme şekli, başarısız olmalarına mı yol açıyor? Erken yaşta çocukların beslenme düzenlerindeki kriz] başlıklı bir rapor yayımlandı. Rapora göre, artan yoksulluk, eşitsizlik, çatışma, iklim kaynaklı afetler ve COVID-19 salgını gibi sağlıkla ilgili acil durumlar beslenme krizini arttırıyor. Bu durum en çok da, son on yılda çok az gelişme kaydedilen çocuk grubunu etkiliyor.
UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore, “Raporun bulguları açık: En önemli zamanlarında, milyonlarca küçük çocuğun beslenme şekli, başarısız olmalarına yol açıyor” dedi. “Hayatlarının ilk iki yılında yetersiz seviyedeki besin tüketimi, çocukların hızla büyüyen bedenlerine ve beyinlerine geri dönülemez şekilde zarar veriyor, okullarını, iş beklentilerini ve geleceklerini etkiliyor. Bu durum yıllardır biliniyor olsa da gençler için besleyici ve güvenli yiyecekler sağlama konusunda çok az ilerleme kaydedildi. Devam eden COVID-19 kaynaklı aksamalar sebebiyle durum daha da kötüleştirebilir.”
Rapor, 91 ülkeyi kapsayan bir analiz içeriyor. Analize göre, 6-23 aylık çocukların yalnızca yarısı, bir günde tüketilmesi önerilen minimum öğün sayısına ulaşabiliyor ve çocukların yalnızca üçte biri gelişmek için ihtiyaç duydukları minimum besin gruplarını tüketiyor. 50 ülkede yapılan daha ayrıntılı analiz ise, bu kötü beslenme modellerinin son on yıldır süregeldiğini gösteriyor.
COVID-19 salgını temel hizmetleri aksatmaya ve daha fazla aileyi yoksulluğa sürüklemeye devam ederken, rapor, salgının ailelerin çocuklarını besleme şeklini de etkilediğini tespit etti. Örneğin, Cakarta'nın kent bölgesindeki haneler arasında yapılan bir anket, ailelerin yarısının besleyici gıda alımlarını azaltmak zorunda kaldığını ortaya koydu. Sonuç olarak, önerilen minimum besin grubunu tüketen çocukların yüzdesi 2020'de 2018'e kıyasla üçte bir oranında azalmış durumda.
Çocuklar, hayatları boyunca kötü beslenme düzenlerinin ve uygulamalarının izlerini taşıyor. Erken yaşta büyümeyi desteklemek için gerekli olan ve sebzede, meyvede, yumurtada, balıkta ve ette bulunan besin maddelerinin yeterince tüketilmemesi, çocukları zayıf beyin gelişimi, zayıf öğrenme, düşük bağışıklık, artan enfeksiyon riski altında bırakıyor ve ölüm riskini arttırıyor.
İki yaşından küçük çocuklar, yetersiz beslenmenin bir sonucu olarak her türlü beslenme bozukluğuna (bodurluk, kavrukluk, mikro besin maddeleri eksikliği, aşırı kilolu olma veya obezite) karşı en savunmasız durumdaki kişiler arasında yer alıyor. Çünkü bu dönemde hayatlarının başka zamanlarında ihtiyaç duyduklarından daha fazla temel besin maddesine ihtiyaç duyuyorlar.
UNICEF, küresel olarak 5 yaşın altındaki aşırı zayıf çocukların yarısından fazlasının, diğer bir deyişle yaklaşık 23 milyon çocuğun, 2 yaşından küçük olduğunu tahmin ediyor. Ayrıca çocukların beslenme düzenleri, artan besin ihtiyaçlarına paralel gitmediği için bodurluk riskinin ilk 6 ay ile iki yıl arasında hızla arttığını bildiriyor.
Rapora göre, kırsal kesimde yaşayan ya da daha yoksul hanelerden gelen 6-23 aylık çocukların, kentte yaşayan ya da varlıklı olan akranlarına kıyasla kötü beslenme olasılıkları daha yüksek. Örneğin 2020'de, önerilen minimum besin grubuyla beslenen çocukların oranı, kentsel alanlarda (yüzde 39), kırsal alanlardan (yüzde 23) neredeyse iki kat daha yüksekti.
Rapor; her çocuğa besleyici, güvenli ve uygun fiyatlı bir beslenme düzeni sunmak için hükümetleri, bağışçı kurumları, sivil toplum kuruluşlarını ve kalkınma aktörlerini harekete geçmeye davet ediyor. Ayrıca gıda, sağlık ve sosyal koruma sistemlerini dönüştürmeleri için aşağıdakiler de dahil olmak üzere kilit eylemlere öncülük ederek işbirliği içinde çalışmaya çağırıyor:
- Meyve, sebze, yumurta, balık eti ve zenginleştirilmiş besinler de dahil olmak üzere besleyici gıdaların üretimini, dağıtımını ve perakende satışını teşvik ederek bulunabilirliğini ve satın alınabilirliğini arttırmak.
- Küçük çocukları işlenmiş ve aşırı işlenmiş sağlıksız yiyecek ve içeceklerden korumak ve çocukları ve aileleri hedef alan zararlı pazarlama uygulamalarına son vermek için ulusal standartlar ve mevzuatlar uygulamak.
- Dijital medya da dahil çeşitli iletişim kanalları aracılığıyla ebeveynlere ve çocuklara ulaşarak, kolay anlaşılır ve tutarlı bilgiler sunmak, böylece besleyici ve güvenli gıdalara yönelik talebi arttırmak.
Rapor, ilerlemenin yatırımla mümkün olduğunu belirtiyor. Örneğin, Latin Amerika ve Karayipler'de, 6-23 aylık çocukların neredeyse üçte ikisi (yüzde 62) besin değeri en az olan gıdalarla beslenirken, Doğu ve Güney Afrika’da (yüzde 24), Batı ve Orta Afrika'da (yüzde 21) ve Güney Asya’da (yüzde 19), her dört çocuktan ortalama biri besin değeri en az olan gıdalarla besleniyor. Dünyanın her yerindeki tüm çocukların ihtiyaç duydukları besin gruplarından yararlanmaya hakkı var. Onların her türlü beslenme bozukluğuna yakalanmasını önlemek ve büyümelerini, gelişmelerini ve potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebilmelerini sağlamak için yatırım yapılması şart.
Fore açıklamasında şunları ifade etti: “Çocuklar yalnızca bir besinden alacakları kalorilerle hayatta kalamaz veya gelişemez. Ancak hükümetlerle, özel sektörle, sivil toplumla, kalkınma ve insani yardım ortaklarıyla ve ailelerle güçlerimizi birleştirirsek gıda sistemlerini dönüştürebiliriz. Ancak bu sayede her çocuk için besleyici, güvenli ve uygun fiyatlı beslenme düzenlerinin önünü açabiliriz. Bu anlamda, yaklaşan BM Gıda Sistemleri Zirvesi, tüm çocukların ihtiyaçlarını karşılayan küresel gıda sistemlerine zemin hazırlamak için önemli bir fırsattır.”
###
Editörlere Not
Bu raporda sunulan çocukların beslenme düzenleriyle ilgili mevcut durum, eğilimler ve eşitsizliklere ilişkin nicel veriler, UNICEF'in küresel veritabanlarından alınmıştır. Söz konusu veritabanları yalnızca, uluslararası olarak karşılaştırılabilir ve istatistiksel olarak güvenilir veriler içermektedir. UNICEF küresel veritabanları, 135 ülkede ve bölgede yürütülen ve dünya genelinde 2 yaşın altındaki tüm çocukların yüzde 90'ından fazlasını temsil eden, ulusal düzeydeki 607 anketten elde edilen verileri içermektedir.